Tarihçe
17 Ağustos ve 12 kasım 1999 depreminden sonra Düzce’de 20.000 konut yıkılarak büyük oranda konut sorunu meydana çıkmıştır. Bu sorunun çözülmesine yönelik devlet eliyle yapılan çalışmalarda üzerlerine tapu kaydı olan, depremde evleri yıkılan vatandaşlar hak sahibi sayılarak kalıcı konut alanlarında 8300 konut yapılmıştır.
Devlet eliyle yapılan konut sorunu çözümü aslında başka bir mağduriyeti ortaya çıkarmıştır. Bu memlekette oturduğu kiralık evleri yıkılan vatandaşların konut sorununa herhangi bir çözüm çalışması yapılmamıştır.
2002 yılında deprem sonrası geçici barınma alanları prefabriklerin boşaltılması gündeme gelince kiracı depremzedeler ne yapacaklarını, nereye gideceklerini bilemez bir halde orta yerde kalmışlardır.
Düzce depremzedeler derneği çatısı altında örgütlenen kiracı depremzedelerin konut sorunlarının çözülmesi amacıyla, hak arama mücadelesine başlamışlardır.
İstenen tek talep yasalar, kanunlar ve ilgili yönetmeliklerde ifadesini bulan çarpık kentleşmeyi önlemek için devletin,” alt yapılı arsalar oluşturur dar gelirli ve yoksullara ücreti karşılığında tahsis yapar” dediği vatandaşlık haklarını kullanmaktır.
Bu talep Düzce’nin içinde ilçelerinde, köylerinde, mahallelerinde, kahvelerde, evlerde yapılan toplantılarla tüm kamuoyunun bilgilerine sunuldu. Dernekte her hafta düzenli olarak yapılan 500 den fazla toplantı ile hem konuları görüştük, hem de mücadelemize dair iç hukukumuzu oluşturduk.
Anılan yerlerde kurulan stantlarda konu ile vatandaşların görüşü alınarak, her vatandaşın konut edinme hakkı olduğuna dair desteğini ifade ettiği 10.000 den fazla imza toplanarak, Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Bayındırlık ve İskan bakanlığına sunulmuştur.
Düzce tarihinde bir ilk olarak kadın, kız, erkek, çoluk, çocuk, genç, ihtiyar yaşlıların katılımı ile çok onurlu ve vakarlı bir miting düzenleyerek taleplerimiz dile getirilmiştir. Yapılan bütün bu çalışmalara karşılık aldığımız cevap, talebimizin karşılanması olmayıp ,”böyle bir hakkınız yoktur olmuştur.”
Ağustos ayının sıcağında kalıcı konutlarda okul açılışına gelen Başbakana, taleplerimizin olduğu bir dosyayı iletmek için, saatlerce bekledik. Siyasi erkin başı bile bizi görmemek, taleplerimizi işitmemek için normal yol güzergahını değiştirerek başka bir yoldan çekip gitti.
Düzce’den sesimizi hiç kimselere duyuramadık. Hak arama mücadelemize ankara’da devam etmeye karar verdik. 02.eylül.2003 tarihinde mitinge katılan herkes, binleri bulan aile fertleri ile beraber bu sefer Ankara’ya giderek ilgili ve yetkililere yakınlarından seslendik. Başbakan yardımcısı ile görüştük dosyamızı sunduk. 10 gün sonra bizimle görüşmek üzere randevu verdi. 10 gün sonra görüşmeye gittiğimizde sizinle görüşülmek istenmiyor denildi. Donduk kaldık, şok olduk. Kıyametin kopacağı aklımıza gelirdi, böyle kapı dışarı edileceğimiz asla ve asla aklımıza gelmezdi. Her şey bittimi? parka geldik tüm üyelerle bir durum değerlendirmesi yaparak, İşte o tarihi kararı verdik. “sağlıklı, güvenli konutlarımızı yapacağımız alt yapılı arsa hakkımızı almadan Düzce’ye dönmeyeceğiz” eylemin 15.nci günü polisin en sert hışmına uğradık. Naylon çadırlarımız toplandı, Pankart ve dövizlerimiz parçalandı, Hatta mutfak gibi kullandığımız ağacın altındaki patates ve soğanları bile topladılar. Arkadaşlar soruyordu patates ve soğanların suçu ne? dışardan hiç bir yardım malzemesini parka sokmuyorlardı. Polislere dışardan tuz bile gelmeyecek diye talimat veriyorlardı.
Yılmak yok mücadeleye devam…
Heyetler oluşturduk. Televizyonları, gazeteleri, sivil toplum kuruluşlarını, sendikaları, dernekleri, odaları, siyasi partileri, bütün kurum ve kuruluşları kendi yöntemlerimizle polisi de atlatarak 15 gün boyunca ziyaret ettik. Meclis insan hakları başkanı ile görüştük. Dosyamızı sunduk. Taleplerimizi anlattık. Sonuna kadar dinledi. Sözü: “öyle bir anlattınız ki; hiç bir şey bilmeyen birisine anlatır gibi.” oldu. Bizim de sözümüz; “başkan sende sonuna kadar dinledin ya”… Bayındırlık ve iskan bakanlığının her aşamadaki yetkilileri ile sayısız görüşmeler yaptık. Bakan başdanışmanı ile görüştük. Bize cevabı; “Abdi İpekçi parkından toparlanıp gidin bu türlü eylemlerle Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alınmış hiç bir hak yoktur. Boşuna beklemeyin kendinize ailelerinize eziyet etmeyin.” Ona da “hakkımızı almadan bir yere gitmeyeceğimizi” ifade edip ayrıldık. Bakanlıkta bakan müsteşarı ile görüştük. Eylemi sonlandırın gidin dedi. Biz bir heyetiz. Bu sözün bizim için bir anlamı yoktur buyur parka gel temsilci arkadaşlarımızın huzurunda ifade et bu sözlerini dedik. Parka aldık geldik. Orda da aynısını söyledi. Bakanla görüşme randevusu istedik. Bakanın mesaisi yoğun benimle görüşüyorsunuz ben bakan sayılırım. Eğer bir işlem yanlış yapılırsa ben düzelttiririm dedi. Aradan geçen yıllardan sonra tahsis işlemi haksız yapılınca bu sözünü hatırlattık. Simsiyah oldu. Bakan imzasından çıktı bir şey yapamam oldu sözü.
Türk İş konfederasyonu toplantı salonunda, dosyalarımızı sunduğumuz, taleplerimizi anlattığımız ziyaret ettiğimiz tüm kurum ve kuruluş temsilcilerinin katıldığı bir toplantı ile görüşmelerimizi toparladık. hak arama mücadelesinde yine Türkiye’de bir ilk olarak Ankara Abdi İpekçi parkında mevsimin o soğuklarına rağmen 72 gün yatıp kalkarak taleplerimiz, hem kamuoyuna hem de ilgili ve yetkililere iletilmiştir. Ayrıca o dönem mecliste görev yapan 550 milletvekilinin meyil adreslerine taleplerimizi anlatan yazılarımızı gönderdik. Fakat taştan ses geldi, ama onlarda çıt yok.
Ne zamanki… Ankara Abdi İpekçi parkındaki eylemin 72.nci günü 12 Kasım’da bir iftar yemeği düzenleyip başbakanı soframıza davet etmek istedik, İşte o zaman kiracı depremzedeler polis tarafından göz altına alındılar iftarlarını bile açamadan doğru nezarete. Ulusal basının o gece yaptığı haberler çok etkili oldu.12 Kasım Düzce depreminin anma etkinliklerinde Düzce’den canlı yayın yapan ntv televizyonunun canlı yayınına katılan başbakan yardımcısı depremzedenin bu sorunu çözülecek sözü verdi. Ertesi gün mahkemeye çıkarıldık. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldık. Otobüslerle yolda gelirken bayındırlık ve iskan bakanlığından arandık. Yetkililer artık tamam hakkınızda var arsada var demişlerdir. Bu gözaltı sonucu tam bir yıl süre ile mahkemede yargılandık. Sonunda beraat ettik.
2003 yılında kiracı depremzedeler “S.S. Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut/ Yapı Kooperatifi”ni kurduk. Tahsis edileceği ifade edilen 6 parsel 850 konutluk olan arsaların ilgili ilanı yerel gazetelerde bir yıl sümen altı edilip bekletildikten sonra yayınlandı. Bu ilana rağmen 4 tanesi alel acele hemen birilerine tahsis edildi. Kalan 2 parsel 348 konutluk arsayı 775 sayılı gecekondu önleme kapsamına aldılar.
2005 yılının 20 Şubatında yine topluca Ankara’ ya gidilerek hazırlanan evraklar bayındırlık ve iskan bakanlığına teslim edildi. Yine Abdi İpekçi parkında üyelerimizle bir toplantı yaptık. Yıllarca süründürülmüş olan bizler yapılacak olan tahsiste yine bize karşı haksız bir tutum sergileneceği endişesi ile Ankara Abdi İpekçi parkında kaldığımız yerden eylemimize devam etmeye karar verdik. Parkta banklar üzerinde yatıp kalkarak arsa tahsisinin adil yapılmasını temin amacı ile beklemeye başladık. Bakanlıkla ve tahsisi yapacak ilgili birimlerle onlarca defa görüşmeler yaptık. Ama ne bekleyiş. Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran Temmuz tam 142 gün. Bizden başka 5 kooperatif daha arsa tahsisi için müracaat etmiş. Tahsisi yapılacak olan iki parsel 348 konutluk. tahsis için müracaat eden kooperatif sayısı 6 toplam üye sayısı 1000.
İşte o zaman ilanın neden bir yıl yapılmadığını anladık. İlan sümen altı edilerek o kooperatiflerin kuruluşları yapılmış.
Tahsis yapıldı. Diğer beş kooperatif 130 üyeye 120 konutluk yer, 47 üyeye 45 konutluk yer, 48 üyeye 45 konutluk yer, 27 üyeye 25 konutluk yer, 29 üyeye 25 konutluk inşaat maliyeti %0 olan düz bir yer. Yani bizden başka beş kooperatife %86 oranı da arsa tahsis edilmiş, ” S.S. Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut/ Yapı Kooperatifinin” 674 üyesine 108 konutluk, inşaat maliyeti %25 pahalı, 75 derece eğimli olan yer yani %14 oranında arsa tahsisi yapılmış olduğunu öğrendik.
Bunca emek ve çaba ile seçilmişler ve atanmışlar nezdinde yürüttüğümüz hak arama mücadelemiz haksız ve adaletsiz bir uygulama ile neticelenmiş oldu.
Yeniden bir imza kampanyası düzenledik. Olanı biteni tüm kamuoyu ile paylaştık, yapılan haksızlığı anlattık. İşlemin Düzeltilmesini de içeren dilekçeleri imzalamalarını istedik.
Vatandaşlardan 30.000 (otuz bin) imzalı dilekçe topladık. Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Bayındırlık iskan bakanlığına klasörler halinde Ankara’ ya gidip teslim ettik. Yetmedi binlerce vatandaş aynı yerlere fakslar çekti olmadı be.
Endişelerimizde haklı çıktık. Adaletsizlikle karşılaştık. Bakanlık nezdinde yanlış yapılmış olan bu işlemin düzeltilmesi için yasal müracaatta bulunduk. Düzeltemeyiz dediler.
yılmadık, usanmadık, pes demedik.
Görüşmelere devam ettik haksız işlemin düzeltilmesi için yoğun çaba gösterdik. Bakanlığa başka arsa alternatifleri sunduk o arsalarda 2b uygulaması var dediler. 2b sorunu çözülürse söz o arsaları size vereceğiz dediler 2b nin kaldırılması için çok çalıştık sonunda hallettik. Bakanlığa gittik 2b sorunu çözüldü arsaları sözünüz üzere bize tahsis edin dedik. ama gel görki o arsaları yine bize vermediler düzce belediyesine “dar gelirli ve yoksullara kullandırılmak” üzere bakanlar kurulu kararı ile bedelsiz tahsis yaptılar. güya uğradığımız haksızlıkların giderilmesi amacıyla düzce belediyesi aracılığı ile bize verilecekti. Bakanlığa çağırılan belediye başkanı bakanlıkta namusum şerefim üzerine söz veriyorum depremzedelerin arsalarını vereceğim diye söz verdi. Yıllarca uğraştık. İstekleri üzere hak sahibi üyelerimizin listelerini belediye başkanlığına verdik. Resmi müracaatta bulunduk. Yok arkadaş be verilen sözler. Edilen yeminler unutuldu. Belediye encümen toplantısında görüşüldü. Bunlar dar gelirli insanlar, paraları pulları yok. Biz arsaları veririz bunlara, gider oraya göstermelik bir şey yaparlar, konutları yapamazlar, yapacakları çevre kirliliğini temizlemek bize kalır diyerek, arsaların bize verilmesini reddettiler.
2005 yılında Sakarya Bölge İdare Mahkemesi’nde “yürütmenin durdurulması ve işlemin iptali” talebi ile dava açtık
Böylece hak arama mücadelemiz artık hukuk platformuna taşınmış oldu.
Duruşmalar yapıldı. Mahkeme lehimize karar verdi.
Bakanlık davayı temyiz etti. Danıştay mahkemenin kararını bozdu.
Adapazarı bölge idare mahkemesine müracaat ederek kararında direnmesi talebinde bulunduk.
Mahkeme kararında direndi. Danıştay davayı onadı.
7 yıl süren bu hukuk mücadelesini kazandık.
Hükümet yaptığı bir kanun değişikliği ile bakanlığın uygulama alanında olan bu işlemleri başbakanlık toplu konut idaresine devrettiği için bizim muhatabımız Toki oldu.
2012 yılında Toki’ye başvurarak mahkeme kararını yerine getirmesini istedik. 2012 yılında toki Beyköy’de bulunan 3 parsel toplam 41 dönüm olan arsaları “S.S. Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut/ Yapı Kooperatifi” adına tahsis edileceğinin yazısını gönderdi. tüm ortaklarımızla arsaları yerinde gördük
Toki’nin arsalar için yaptığı planlama çalışması iki yıl sürdü.2014 yılında Toki’ nin istediği arsa parasını ilgili hesabına yatırarak,31.10.2014 tarihinde arsaların kooperatifimiz adına tescilleri yapıldı.
5 aydır yaptığımız anket çalışması, görüşme toplantıları, arsa krokileri üzerine kooperatif ortaklarının yaptığı hayalindeki oturacağı mahalle ve konuta dair 11.09.2014 tarihinde konak düğün salonunda yapılan toplantıdaki çizimlerden sonra
08.02.2015 pazar günü arsalar üzerine yapılacak konutların, konut bloklarının oluşturulacağı mahallelerin, parklarının, bahçelerinin, otoparkların, sosyal tesislerinin yeşil alanlarının, spor alanlarının ve saire… Nasıl olması gerektiği konusunda tüm ortakların düşünce ve duygularının tespitine yönelik yerleşim çalışması ve odak görüşmeleri yapılmıştır.
Bu çalışmada Türkiye’de bir ilk olacaktır. Bu güne kadar hiç bir toplu yaşam alanının, yaşayacak olanlarına sorularak planlanıp projelendirildiği bir çalışma olmamıştır.
Bu çalışmalar “Mimar Sinan Üniversitesi” – “İstanbul Teknik Üniversitesi” hocaları öğrencileri, mezunları, şehir plancıları. Sosyolog ve psikologların, hukukçuların ve “Bir Umut Derneği” gönüllülerinin oluşturduğu “mimari tasarım” atölyelerince gönüllülük ve dayanışma esaslı olarak yürütülmektedir.
Bu toplantıda Düzce Umut Atölyesi, hazırlamış olduğu küçük ölçekli konut maketleri ile kooperatif ortaklarının guruplar halinde arsa krokileri üzerinde yerleşim planı çalışmasını yapmıştır. Çıkan alternatifler üzerinden atölyenin hazırladığı 5 adet yerleşim planı alternatifini ve konutların iç mekan tasarımı çalışmasını hazırlayarak15 mart 2015 tarihinde Düzce’ye gelmişlerdir. Kooperatif ortakları ile yine guruplar halinde iç mekan tasarım çalışması yapılarak 5 adet yerleşim planı beğenilerine sunulmuştur.
17.03.2015 tarihinde arsaların aplikasyon çalışması yapılmıştır.
süreç, zemin etüdünün yapılması, konut projelerinin son halini alması, inşaat ruhsatı alınması, ihtiyaç duyulacak teknik heyetin istihdamının sağlanması, inşaatlara başlanması gibi devam edecektir. 13 yıldır devam eden hak arama mücadelesinin Türkiye’de ilk kiracı hareketi olması, hak ve adalet arayışı için yanıp tutuşan erdemli insanların destek vererek oluşturdukları dayanışma ve yardımlaşma birlikteliğinin oluşturacağı güçle yakın bir gelecekte Düzce’de ilk örnek, Türkiye’de ilk örnek olarak tarihteki yerini onurla ,şerefle alacaktır.
Emeği geçenler tarafından ülkemizde ve dünyada hak ve adalet arama mücadelesinde çaba gösterenlere ışık tutması dileklerimizle armağan olsun.